Seçimden önce büyük çoğunluk (buna strateji uzmanları da dâhil) Ak Partinin kaybedeceği, buna karşın CHP, MHP ve BDP’nin yükseleceği yönünde tahminlerde bulundular. Gel gör ki seçmen yani halk farklı bir istikamette tavır belirleyerek bu değme siyaset bilimcilerini ve analistleri ters köşeye yatırdı. Dünyada çok az entelektüel gelecek tahmini yaparken duygularını işe karıştırmaz. Bu alandaki büyük çoğunluk duygularının ve beklentilerinin esiri olur da çoğu zaman bunun farkına varmaz. Türkiyedeki analistler de ne yazık ki bu duruma düştü. Belki de en somut (maddeci) analizci halkın kendisidir. Onlar duygularına göre değil somut çıkarlarına göre karar verirler. Lenin demez mi ‘siyaset somut koşulların somut tahlilinden başka bir şey değildir’ diye.
2014 yerel seçimlerinde halkın gördüğü ama bizim göremediğimiz şey şuydu: Gemiyi istikrarlı bir şekilde yürüten kaptan en iyi kaptandır. Bu kaptan çapkın olabilir, hırsızlık yapabilir ama yolcular için önemli olan şey geminin sağ salim menzile ulaştırılmasıdır. Çünkü birçok olumsuz durumdan daha önemlisi geminin batmadan ilerlemesidir. Aslına bakılırsa yolcular için en hayati beklenti budur.
Şimdi soruyorum hepimize; hangi parti Ak Partinin hezimete uğraması durumunda çıkabilecek bir ekonomik ve siyasi kaosun önlenebileceğinin garantisini verebildi? Halk aptal değildir, o, içgüdüsel sezgileriyle çoğu zaman harikalar yaratabilir. Nitekim Ak Partinin düşmesinin derin bir krizi beraberinde getireceğini, hatta Alevi-Sünni, Kürt-Türk savaşı gibi çatışmalara davetiye çıkarılabileceğini haklı olarak sezinleyebildi. Ak Parti eğer %35’in altına düşseydi doların yükselişi, borsanın çöküşü önlenebilir miydi? Bunun ekonomik ve sosyal hayatta yaratacağı tahribat kuşkusuz çok derin olurdu. Toplum hala CHP’ye ve MHP’ye Türkiye’yi yönetebilecekleri noktasında yeterince güven duymuyor. Geçmiş seçimler bunun en önemli kanıtıdır.
Bunun yanı sıra Ak Partinin Türkiye’nin batısındaki seçmenden hatırı sayılır bir oy alması da halkın çözüm sürecine onay verdiği sonucunu doğurmaktadır. Türkiye halkı Kürt sorununun barışçıl çözümüne karşı olmadığını bu seçimlerle ortaya koymuştur.
BDP’ye gelince; analistleri yanıltan konulardan biri de bu parti. Şahsen ben BDP’nin bölgede oy patlaması yaratacağı yönünde bir algıya sahiptim. Gel gör ki o da beklenilen başarıyı gösteremedi. Mevcut oylarını bir miktar yükseltebildi ancak beklenen bu değildi. Bu seçimler BDP açısından 2009 yerel seçimlerinin bir tekrarı gibi oldu. Özerklik söylemleri BDP açısından ekstra bir oya dönüşmedi.
Ak Partinin ekonomi alanındaki (yolsuzluk iddialarını saymazsak) istikrarlı ilerleyişi ve çözüm sürecinin güvencesi oluşu bölge halkının ilgisinin devam etmesinde en önemli etkendir.  Bu seçim sonucuna bakarak BDP’nin ‘yerel seçimlerden sonra özerklik ilan edeceğiz’ söylemine halkın temkinli yaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.  Bölge halkı, özerkliğin, kopuşun başlangıcı olacağı ve bunun da halklar arası bir çatışmayı körükleyeceği algısıyla hareket etmiştir. Bu işin, süreci kontrollü bir şekilde götüren Ak Partinin denetiminde yürütülmesi gerektiği kanaati ağırlık kazanmıştır. Bu da bu bölgede oy olarak sandığa yansımıştır.  Şunu net söylemeliyiz ki bölge halkı sorunun istikrar içinde çözümünden yanadır. Irak’ta ve Suriye’de bir süredir devam eden çatışmalı ortam Kürt halkında böylesi bir algı oluşturmuştur. Büyük yıkımlar pahasına bir çözüm Kürt halkı açısından cazip değildir.  
Ayrıca HDP gibi birlikte yaşama projesine dönük çalışmalar, Kandilden yapılan Kürtlerin yaşadığı parçalarda kantonlar oluşturulacağı yönündeki açıklamalarla boşa çıkmıştır ve bu durum bölge halkının kafasının karışmasına neden olmuştur. Birlikçi bir çözüm mü yoksa aşamalı kopuş mu; bölge halkı bu ikilemden çıkamamıştır.

2014 yerel seçimleri bir kez daha göstermiştir ki Kürt'üyle Türk'üyle Anadolu insanı, gelecek güvencesi vaat etmeyen maceracı politikalardan uzak durmaktadır. Onlara göre, istikrar en önemli önceliklerden biridir. Seçimlerin ortaya koyduğu bu nesnel olgudan Kürt siyasal hareketinin, muhalefet partilerinin ve devletin çıkarması gereken çok önemli dersler vardır. Umarım taraflar bunun farkına varabilirler!
                                                                                         
                                                                                                             Eyyüp ALTUN